[BOŞ SES] Merhaba arkadaşlar, fertiliteyi etkileyen faktörlerden yaşın, özellikle de kadın yaşının önemini önceki videomuzda gördük. Şimdi yaş kadar önemli olmamakla birlikte yine fertilite üzerine etki eden diğer faktörleri konuşacağız. Bunlardan bir tanesi, kadının vücut ağırlığı. Vücut ağırlığı, kadında hem aşırı yani yüksek kilo hem de düşük kilo anlamında fertiletiyi etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmakta ama özellikle aşırı kilo, bozulmuş aşırı kilo, bozulmuş ovaryan fonksiyonlarla ilişkili olarak gösterilmektedir. Eğer kadının beden kitle endeksi 18'in altında ise ya da vücut yağ oranı yüzde 10'un altında ise o zaman yine ovulasyon bozuklukları ile karşı karşıya kalabiliyor. Yani aşırı kilonun da fertiletiyi olumsuz etkileyen bir faktör olduğunu söylemek mümkün. Peki kilo? Artmış vücut ağırlığı yani yağ oranının fazla olması ovulatuar fonksiyonları etkileyerek anovulasyona sebep olabiliyor. Obezite sadece anovulasyon nedeniyle gebeliğin oluşumunu etkileyen olumsuz bir faktör değil, aynı zamanda gebelik ve doğum komplikasyonlarına yol açarak da canlı doğum oranlarını olumsuz etkileyebiliyor. Baktığımız zaman, obezite kadında insülin direncinin artmasını ve buna bağlı olarak yüksek bazal insülin seviyesine sebep olan bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bunun sonucunda da, polikistik over sendromu dediğimiz tablonun oluşması ya da o tabloda karşılaştığımız en tipik üç belirti, insülin direnci, hiperandrojenizm ve anovulasyonu görmekteyiz. Polikistik over sendromunun hangi mekanizmayla fertileyi etkilediğini ilerleyen derslerimizde konuşacağız. Obez kadınlarda dediğim gibi sadece fertiletinin oluşmasının engellenmesi değil, aynı zamanda abortus ve fertilite tedavilerinin başarısızlığını azaltması nedeniyle de fertileyi olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Evet, bir diğer fertiletiyi etkileyen faktörümüz sigara. Sigara aslında sadece üreme sağlığı değil, hem kadın hem erkek açısından ciddi bir sağlık riski yaratan bir faktör ama ama şunu söyleyebiliriz; sigara reprodaktif toksin olarak görülüyor. Ne oluyor? fertiletiyi azaltıyor, gebe kalma şansını yarı yarıya azaltıyor ve ovaryan fonsiyonları bozuyor. Zaten bunları yaptığı için de fertiletiyi azaltmış oluyor. Yine spontan abortus riskini arttırıyor. Gebelik oluştuğu takdirde de, plesenta previa gibi gebelikte kanama, erken membran rüptürü gibi riskleri de arttırarak yine canlı doğum oranlarını olumsuz yönde etkileyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor sigaraya bağlı olarak. Sigaranın metabolik ürünlerinin, overler üzerine direk olarak toksik etkileri olduğu gösterilmiş ve bunun sonucu olarak da, sigara içen kadınlarda içmeyenlere oranla menopuzun beş yıl öne geldiği ve dolayısıyla da menopoza bağlı ortaya çıkan sağlık risklerinin görülme riskinin daha da yükseldiğini söylememiz mümkün. Erkeklere ne yapıyor sigara? erkeklere de olumsuz etkileri var ve dolayısıyla, fertiletiyi iki taraftan etkileyen bir faktör. Seminal mayinin konsantrasyonunu olumsuz etkiliyor, spermlerin motilitesini olumsuz etkiliyor ki, spermlerin motilitesi gebeliğin oluşumu için elzem bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Yine aynı şekilde normal morfolojiye sahip sperm oranını bozuyor. Normal morfoloji oranı düştükçe seminal mayideki spermlerin sayısında, o zaman infertilite riski de o kadar artmış oluyor. Bu nedenle, bizler, çalıştığımız alanda hem kadınlara hem erkeklere, sigara kullandıkları takdirde, eğer bir gebelik düşünüyorlarsa sigarayı bırakmalarını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunu söylemek için araştırma sonuçlarının kanıtlarırı yeterince güçlü. Özellike kadınların infertilite tedavileri sırasında sigara içmemeleri önem arz ediyor. Erkeklere sigaranın etkilerini konuşurken, şunu da belirtmekte fayda var; sigaranın tek başına etkisiyle birlikte yani etkisi varken, bu, alkol tüketimiyle birlikte olduğu takdirde, sperm morfolojisi biraz daha fazla olumsuz etkilenebiliyor. Peki alkol ne yapıyor? alkolün gebelikte olumsuz etkisi olduğunu biliyoruz. Fertilite üzerine tam olarak etkisi henüz tam açıklanamamış ama gebelik üzerindeki etkisinde de doz önemli, tüketilen doz önemli. Eğer yüksek dozlarda tüketilirse, gebelik şansını azalttığı bildirilmiştir. Gebelik sırasında, eğer yüksek dozlarda ve sürekli olarak kullanılıyorsa, Fetal Alkol Sendromu ile sonuçlandığını biliyoruz. Önemli bir teratojen olarak karşımıza çıkıyor. Yine embriyotoksik bir ajan olarak biliyoruz alkolü. Spontan abortus riskini arttırıyor ve abortus alkol alım derecesiyle ilişkili olarak da gebelik ihtimalini azalttığını belirtmiştik. Bu nedenle, eğer kadın gebelik istiyorsa, diyetindeki alkol tüketimini yeniden gözden geçirmesini tavsiye edebiliriz. Yalnız doz ilişkili olduğunu unutmamamız gerekiyor. Kafeinin de fertiletiyi azalttığı bazı çalışmalarda gösterilmiş çünkü kafein uterusa giden kan akımını olumsuz etkileyebiliyor. Bunda da tüketilme dozu son derece önemli. O nedenle, günde üç kupa kahveden daha fazla içilmemesi öneriliyor çünkü bunun üzerindeki tüketimin spontan abortus riskini arttırdığı araştırmalarla gösterilmiş durumda. Yaşadığımız çevre, çevrenin içinde bulunan maddelerin de, çevrede bulunan bazı maddelerin de, hem kadının hem erkeğin fertiletesi üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu bilmekteyiz. En önemli maddelerin başında, kurşun, civa ve organik solventler geliyor. Bunlar fertiletiyi azaltan nedenler çünkü spontan abortus riskini arttırıyorlar. Fetal malformasyona ve gelişimsel anomalilere neden oluyorlar. Bunun sonucunda da, gebelik oluşsa dahi, sonucunun sağlıklı olmaması nedeniyle üreme sağlığı olumsuz etkilenmiş olabiliyor. Bu çevresel riskler, erkekte de spermatogenezisi olumsuz etkileyebiliyor çünkü spermatogenezis dinamik bir süreç ve bu dinamik sürecin herhangi bir aşamasında çevresel risklere maruz kalma, sperm üretimini, spermin yapısını, sayısını olumsuz etkileyebiliyor. Çeşitli kimyasalların fertiliteyi etkilediği çalışmalarla gösterilmiş durumda.